Mike Mignola, Richard Pace ve Troy Nixey'in çizgi roman serilerinden uyarlanan Batman: The Doom That Came to Gotham, kameramızı 1920'lere çeviriyor ve orada bir hikaye sunuyor. Bu hikayeye damga vuran karakter, her daim aktif ve meraklı kaşif Bruce Wayne. Bruce, yirmi yıl gibi uzun bir sürenin ardından Gotham City'ye döner ama ne yazık ki bu dönüş, yanlışlıkla serbest bıraktığı bir kötülüğü de beraberinde getirir. Mantık ve bilim odaklı bu Batman versiyonunun başına bela olan bu eski, korkutucu kötülük, Gotham'ın varlığını tehdit eden Lovecraftçı doğaüstü bir güçtür. Ancak kahraman Batman'imiz, bu büyük tehdit karşısında yalnız değildir. Ona bu zorlu macerasında, Green Arrow, Ra's al Ghul, Mr. Freeze, Killer Croc, Two-Face ve James Gordon gibi bizim de yakından tanıdığımız karakterlerin yeniden tasarlanmış versiyonları yardım etmekte ve onunla yüzleşmektedir. Ayrıca unutmayın, bu filmin diğer Batman hikayelerinden farkı, daha çok mistik ve genellikle korkutucu bir hava taşıyor olması. Yani bu Batman macerası, izleyicinin hem zekasını hem de cesaretini sınayacak nitelikte. Film izlemeyi seven bir birey olarak, bu alışılmadık ve heyecan verici maceraya katılmak için sabırsızlanıyorum. Sonuçta, Gotham City'nin kaderi bu sefer bilim ve mantığa dayalı stratejilerle değil, tamamen farklı ve bilinmeyen bir düşmanla savaşarak belirlenecek.
Film hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın