George ve Phil, birbirleri ile bir şekilde de olsa anlaşmayı başaran ve sorunsuz bir şekilde miras aldıkları çiftliği yönetmeye çalışmaktadırlar. Ancak bu iki kardeş neredeyse birbirinin aksi karakterlere sahiplerdir. Phil her zaman daha fazlasını istemektedir ve istedikleri için de her şeyi yapmaya hazırdır. Phil’in en nefret ettiği şey ise zayıflıktır. George ise kardeşinin tersidir. Yani George sevgiye ve iyiliğe inanan birisidir. Onların tek ortak özellikleri ise çiftlikleri konu olduğunda asla çalışmaktan kaçınmamalarıdır. Bu yüzden de iki kardeş kendilerine ortak bir dünya yaratmayı başarmışlardır.
Ama bu yarattıkları ortak dünya ansızın sarsılır çünkü George âşık olmuştur. Phil bu aşkı başta önemsemese de bir an da George’un verdiği evlenme kararı ile dehşete kapılır. Phil’in basit bir gönül oyunu sandığı sonunda kardeşinin evlenmesi ile sonuçlanır. George artık çiftlik hayatına yeni karısı ile devam etmektedir ve bu durum Phil için kabul edilir gibi değildir. Phil alıştığı hayatın bozulmasına ve ortalıkta bu dul kadının dolaşmasına dayanamamaktadır. Phil hayatlarına giren bu kadını bir sahtekâr ve büyük bir tehlike olarak görmektedir. George bir dul ile evlenmiş, düzenli çiftlik hayatlarına bir başkasına getirmiş ve her şeyden önemlisi de aile mirasını tehlikeye atmıştır. Bu yüzden de Phil bu duruma bir çözüm bulmak ve davetsiz misafiri bir an önce ortadan kaldırmak için harekete geçer.
Thomas Savage’ın sevilen romanından sahneye uyarlayan ve formatıyla da izleyeceğiniz The Power of the Dog filminde birbirini seven George ve Phil kardeşler arasında ilişkiler günden güne gerilmektedir. Phil sonunda bu kadını istemediğini George’a söylediğinde her şey bir an da değişecektir. George ise bu sırada kardeşi Phil’in sevdiği kadını kabul etmesini beklemektedir. Ama Phil bu durumu kabul etmek yerine, bu durumu tamamen ortadan kaldırmak için fırsat kollamaktadır. George ve Phil sonunda bir noktada anlaşmayı başarıp üç kişilik mutlu bir aile olarak yaşamlarına devam edecekler mi? Yoksa Phil akıllara gelen şekilde bu yeni duldan kurtulmayı başaracak mı?
67 yaşındaki Yeni Zelanda’lı bayan yönetmen/senarist Jane Campion’dan; Dünyaca ünlü İrlanda’lı oyun yazarı George Bernard Shaw’ın ‘Dünyada yalnızca iki kalite vardır; Yeterlilik ve yetersizlik ve sadece iki tip insan vardır; Yeterliler ve yetersizler’ sözüne güzel bir örnek teşkil eden harika bir film. Kariyeri boyunca 9 kısa metraj film, 9 uzun metraj sinema filmi ve 3 TV dizisine başarı ile imzasını atan Jane Campion, Oscar ödülü de dahil olmak üzere dünyaca ünlü çeşitli film yarışmalarından toplam 27 ödül almaya hak kazanmış. ‘Köpeğin Pençesi’ filmi, 2003 yılında hayatını kaybeden dünyaca ünlü Amerika’lı roman yazarı Thomas Savage’nin 1967 yılında kaleme aldığı ‘The Power of The Dog” adlı romanından yola çıkılarak beyaz perdeye aktarılmış. Filmin başrol oyuncuları; İngiliz aktör Benedict Cumberbatch, Amerika’lı aktris Kristen Dunst, Amerika’lı aktör Jesse Plemoms ve Avustralya’lı aktör Kodi Smit-Mcphee başta olmak üzere tüm oyuncuların performansları gerçekten muhteşemdi. Kısaca, gerek son derece başarılı oyuncuları, gerek merak uyandıran etkileyici senaryosu, gerekse izleyiciyi içine çeken büyüleyici kamera bakış açısı görüntüleri ile A’dan Z’ye nefis bir filme hazır olun. Mutlaka izlemenizi tavsiye ediyor ve keyifli seyirler diliyorum, arkadaşlar.
Güzel çekilmiş bir film fakat ben çok beğenmedim. izlemesem de olurdu.