Ülke

Hungary

Macaristan Sinema Tarihi

Macaristan sinema tarihi incelendiğinde 20. yüzyılın başlangıcından beri oldukça başarılı bir tarihe sahip olduğu görülmektedir. Macaristan’dan gerek ülkedeki çekim tekniklerini gerekse de dünyadaki teknikleri etkilemeyi başarmış kimi yapımcı ve yönetmenler çıkmıştır. Bunlara örnek olarak István Szabó, Béla Tarr veya Miklós Jancsó verilebilir. Ünlü Fox Studios ve Paramount Pictures stüdyolarının kurucuları olan William Fox ve Adolph Zukor, Macaristan sinema tarzı ve tekniklerini kullanarak stüdyolarını kurmuşlardır. Ünlü Macaristan filmleri arasında ise Merry-go-round, Mephisto, Werckmeister Harmonies ve Kontroll bulunmaktadır.

1891 – 1901

Macaristan sinema tarihi 1896 yılında başlar. 10 Mayıs gününde Royal Hotel Budapeşte’nin kafesinde Lumiére kardeşler ülkenin ilk sinema gösterimini gerçekleştirmiştir. Aynı yılın Haziran ayında, Arnold ve Zsigmond Sziklai isimli iki kardeş 41. Andrassy caddesinde Okonograph isimli ilk Macar sinema sahnesini açmışlardır. Bu sahnede Lumiére kardeşlerin filmlerini Fransız ekipmanları ile göstermişlerdir. Ancak buna rağmen caddenin burjuva sınıfı bu yeni tarz eğlenceyi sevmemiş ve sahnenin kısa bir süre sonra kapanmasına sebep olmuşlardır. Dolayısıyla film gösterimleri kafelerde, Budapeşte’nin halkının çoğunluğunun hayatını geçirdiği meydanlarda ve benzer yerlerde yapılmaya başlanmıştır. 1911 yılına gelindiğinde ise başkentte 100’den fazla sinema sahnesi açılmıştır.

Öte yandan Macaristan’da ilk film 1896 yılında Millennium Kutlamaları esnasında çekilmiştir. Lumiére kardeşlerin çalışanları Buda Kalesine yapılan askeri yürüyüş törenini kameralara yansıtmıştır. İlk Macar kameramanı ise Zsigmond Sziklai olmuştur.

Bilinçli bir şekilde yapılan ilk Macar filminin ismi “A tanc”’dır. Film Bela Zsitkovszky tarafından yönetilmiştir. Gösterimi ise 30 Nisan 1901 tarihinde 24 adet kısa film olarak yapılmıştır.

1901 – 1931

20. yüzyılın ilk başlarında Macaristan sinema sektörünün altyapısı oluşturulmaya başlanmıştı. 1910 yılında 270 adet kalıcı sinema sahnesi ülke genelinde faaliyet gösteriyordu. İlk yüzyılın on yılının sonlarına gelindiğinde ise film dağıtımcılığı başlamıştı. 1908 yılında ilk film çekme cihazını ülkeye getiren stüdyo ise Mor Ungerleider isimli Macar tarafından kurulan Projectograph isimli stüdyo olmuştur. Bunun yanı sıra stüdyo filmler ile birlikte belgeseller ve haberler çekmeye başlayarak ülkenin sinema sektörünün kurucusu olmuştur.

Ülke genelinde fazlasıyla ilgi gören bu yeni tür eğlence özellikle sanatçılar tarafından modern Avrupa edebiyatına giriş yapabilmek için olan bir fırsat şeklinde değerlendirilmiştir. Avrupa’da yapılan kimi filmlerin Macar versiyonları çekilmeye başlanmıştır.

Birinci dünya savaşı sonrasında ise Macaristan sinema sektörü yerle bir olarak faaliyet gösteremez hale gelmiştir. Savaş esnasında veya savaştan sonra yaşanan yıkımdan kaçmak için ülkenin ünlü yapımcı ve yönetmenleri farklı ülkelere göç etmiştir. Göç ettikleri ülkelerde ise uygulamaya başladıkları Macar sinemacılık teknikleri sayesinde olağanüstü kariyerlere ulaşabilmişlerdir. Aynı zamanda birinci dünya savaşı sonrasında Avrupa’da ortaya çıkan ekonomik krizi fırsat bilen Hollywood stüdyoları, Macaristan’ın sinema sektörüne yatırım yaparak sektörün büyük çoğunluğunda pay sahibi olmayı başarmışlardır. Bundan dolayı da ülke genelinde Fransız, Amerikan ve İtalyan filmleri gösterilmeye başlanmıştır. Bu sebepten ötürü Macar filmleri sahnelerde yer bulamamıştır. Bundan dolayı da Macar stüdyoları batmıştır.

Bunun üzerine Macar devleti birtakım koruyucu yasaları yürürlüğe koymuştur. 1925 yılında Macaristan Film Endüstrisi Fonu oluşturulmuştur. Yeni yasaya göre her 30 yabancı filmin karşılığında 1 Macar filminin yapılması gerekmektedir. Sinema sahneleri devlet zoruyla Macaristan Film Ofisi tarafından yapılmış ve onaylanmış filmleri yayınlamak zorunda bırakılmıştır. 1929 yılında yabancı filmlere uygulanan vergiler arttırılmış ve vergi gelirleri ulusal film fonuna yatırılmaya başlanmıştır. Macar stüdyolar ve Macar filmler için vergiler yok denecek kadar bir seviyeye düşürülmüştür.

1931 – 1947 ve İkinci Dünya Savaşı Sonrası

Avrupa’da artmaya başlayan faşizm, Macaristan’da da 1935 yılında yer bulmaya başlamıştır. Bu yıldan itibaren ülke genelinde faaliyet göstermeye başlayan gruplar ülkenin film sektörünün “Yahudiler tarafından ele geçirilmiş” olduğunu ve Yahudilerin yaptıkları filmlerin “tiksindirici ve ahlaksız” yapımlar olduğunu söylemeye başlamışlardır. Dolayısıyla ülke genelinde Yahudilere karşı olan protestolar ve eylemler artmaya başlamıştır. Ülkenin hükümeti ise Nazi Almanyası ile sıkı bağlar kurmaya başlamıştır. Ülkenin stüdyolarında çalışan Yahudiler işten çıkarılmış, ulusal haber kanallarında görevleri olanların faaliyetlerine son verilmiştir. 1938 yılında ülkede bir “Yahudi Kanunu” yürürlüğe girmiştir. Kanuna göre Sinema Loncasında çalışan Yahudilerin sayısı %6’dan fazla olamayacaktı. Ülkenin sinema sektöründe çoğunluğu oluşturan Yahudiler bu olaylardan dolayı ülkeyi terk etmek zorunda kalmışlardır.

İkinci dünya savaşı esnasında ise bir önceki savaşta yaşanan felaketin aynısı ülkenin sinema sektöründe yine yaşanmaya başlamıştır. Yok edilen sektörde aynı şekilde hiçbir film yapılamaz hale gelmiştir. Ülkenin tüm film sahneleri hava bombardımanlarıyla vurulmuştur. Savaş esnasında sektörde faaliyet gösteren yapımcı ve yönetmenler gerek otoritelerden gerekse de Nazi ve Sovyet güçlerinden gizli bir şekilde film izlemeye başlamışlardır.

Savaştan sonra sinema sektörünün tamamen Komünist yönetimin kontrolüne geçmesiyle sektöre son darbe vurulmuştur. Sektörde faaliyet göstermesine izin verilen tek stüdyo “Macaristan Ulusal Film Yapım Stüdyosu” olmuştur. 1953 yılında demokratikleşmeyi savunan yapımcı ve yönetmenler suikastlere kurban gitmiştir. Sovyet yönetimine karşı yapılan 1956 ayaklanmasıyla birlikte sektör biraz nefes almayı başarmış olsa da bu rahatlık fazla uzun sürememiştir. Ayaklanma sonrasında sosyalist bir yönetim tekrar hükümete gelmiştir.

Günümüz

Günümüze gelindiğinde ülkede birinci dünya savaşının, ikinci dünya savaşının, soğuk savaşın ve Macar ayaklanmalarının izleri sinema sektöründe halen görülmektedir. Günümüzde her ne kadar fazlasıyla özgürleşmiş olsa da, özellikle soğuk savaş sonrasında Hollywood stüdyoları tekrar Macaristan sinema sektörünü ele geçirmişlerdir. Sahnelerde Amerikan filmlerine öncelik ve ağırlık verilmektedir. Ülkede 2011 yılında 3 adet yerli film, 2015 ve 2017 yıllarında ise sadece 2 adet yerli film yapılmıştır. Öte yandan ülkede faaliyet gösteren yönetmen sayısı 20den daha azdır. Bu kadar düşük bir oranda faaliyet gösterilmesine rağmen Macaristan geleneksel tekniği sayesinde 2016 yılında Son of Saul isimli film, en iyi yabancı dildeki film dalında ödül almayı başarabilmiştir.